29 Aralık 2010 Çarşamba

Şenlikten...

toplandık minik masalarda...herkeste heyecan ve merak...bebeğimize mektup yazmamızı istediler...yazdık gönlümüzce verdik öğretmene...yavrularımız bizimle değildi ama olsun...sonra tarçınlı kurabiyeler yaptık...rengarenk...sevgiyle heyecanla...pişmeye gönderdik kokusu sardı dört yanı...dans hocamız geldi...salsa yapıcaz dedi...eyvah dedim...eşsiz olmaz mış ya salsa...kaldım ortada...olsun dedim katıldım bi başıma...coğunun ya kocası ya anası var dı ya...izlemekte hoştu...kahve ve kekimizin eşliğinde biraz sohbet derken...minikler geldiler yaş gruplarına göre...ufaktan gösteri hazırlamışlar bizlere...kimi annesini gördü ağladı kimi sakince söyledi yeni yıl şarkısını...sıra Kelebeklere geldi...kızım sahnede...beni gördü...annemmm diye haykırdı ama görevinin başındaydı...ağlaşan yavrulardan şarkıyı bitirmemiş olsa da...kucaklaştık sarıldık koklaştık...onun mekanında beni görmek onu da cok mutlu etti...şımardı...hele ki kreşten dağıtılan ve cok istediği kutulu yeşil barbiesini aldığında ki mutluluğu görmeye değerdi...mükemmeldi...
fotolar çekildi...sohbetler edildi...mutluydu herkes...biz de öyle...sonra ayrıldık sevgiyle...bir kez daha sevdik yuvamızı...bye bye yapıp öpüp kokladık öğretmenimizi de...
herkes için ayrılıkların olmadığı sağlıkla huzurla mutlulukla gönlümüzce geçireceğimiz kocaman sevgilerin olduğu neşeli güzelliklerle dolu süper bir yıl olsun dileriz...

sevgiyle mutlu kalın...

kurabiyeli şenlik partisi :)

şenlikli olsun bu kez dedim...ne yazsam bilemedim.
şansıma erken kaçıcam bugün kreşte parti günü.hehhehe :) ne yapcaz acaba...mis gibi kurabiyeler ve renkli püsküllü bir çok süs arasında kızımı bulabilcem mi acep...ya arkadaşlarını tanıyabilcekmiyim...ya annelerini...
karnesi nasıldır ki...yaramazlık yapmışmıdır...ya aktivitelere katılımı hakkında bilgi sahibi olurmuyum...hele ki öğlen uyumadıysa var ya vay halime...koca kalabalıkta tam şanlik oluruz ana kız...amaninnnnn hediye de almadım yahu öğretmenlerimize...elim boş gitsem diğerleri de getirirse kalırmıyım dımdızlak?! eyvahhhhh......bahane uydursam da gitmesemmi...yok ya kaçarmı bu şenlik dimi ama...bakalım ne olcak...
herkes benim gibi meraklı gözlerle bakıcakmı bana...olmaz bakmasınlar hazırlıklı gelmedim ki...unutmuştum yahu napimmm....
gidelim bakalım sıcacık kurabiyemizle keyif yapalım şenlik bulalım...kaçıyorum ben kuzumun yanına...

sevgiyle mutlu kalın...

27 Aralık 2010 Pazartesi

Özlemiycem Seni...

Babamız gitti...giderken babamız...
yavrukuş çeşitli nedenlerle mızmızlandı...
huysuzlandı...ağladı....
uçak havalanırken cama dayandı...
"babaaaaaa.....hiç özlemiycem seni" dedi...
neden dedim kızım özlemiycekmisin?
"o gitti...bende özlemiycem" dedi
dudaklar büküldü ama ağlamadı...
"ağlamıycam" dedi...
"sen de ağlama...
ağlarsan babam gelmez" de dedi...
sonrasında hiç bişey olmamış gibi davrandı...
unuttu gitti kendince...beni de avuttu...
yine beklemedeyiz...
sabırsızca heyecanla biraz da hüzünle...
mutlu olsun...huzurlu olsun...
sağlık haberleri de gelsin de...
başka ne isteriz...
sanırım kızım benden cesaretli benden yürekli...
ne de olsa o bir subay kızı...
özlemeye alışmalı...dualarla sarmalı beklediğini...
canım yavrum senden öğrenecek çok şeyim var benim...
Meleğim büyüyor...bir anne için ne eşsiz bir duygu değilmi...
onunla konuşabilmek neşelenmek belki de ağlayabilmek...
şükretmek ne güzel...

sevgiyle mutlu kalın...

21 Aralık 2010 Salı

kısa ama tatlı zamanlar...

sevdiğimiz geldi kısa da olsa bizimle yine ya...biz de çekirdek aile olduk ya sonunda...bundan 6 ay önce bunun ne denli önemli olduğunu anlayamazdım...didişirdik eften püften şeylerden...önemi yoktu birlikte içtiğimiz bir bardak çayın...bugün olmasa yarın içerdik ne de olsa...birlikte yenen bir lokmanın tatlılığının farkına bile varmamıştık o aralar...
şimdi öyle mi ya...her anı her tadı ayrı sanki...biraz da preslenmiş yaşıyoruz ki aradaki ayrı kalan zamanı doldurmak adına...şunu da yapalım bunu da görmeliyiz yaşamalıyız diye diye hızla geçen baba tatilimiz hasret dolu...yine gidecek hüznü arasına şıkışmış koca bir mutlululuk dolu...
baba kızına...kızı babasına hasretini bir nebze unutsun diye değilmi tatil...yoksa tatil başka bişiy miydi unuttuk sanki...babamıza kavuşunca bayram olmuyor mu evimizde...daha ne olsun şükür olsun...Allahım kimseleri ayırmasın...sağlıkla sevinçle olalım her birimiz...

8 Aralık 2010 Çarşamba

gözümden uyku akıyor :)

bişiyler var içimde...hep kaçak göçek yaşayan...yorgunluğu sarhoşluğa dönüşmüş sanki...ayrılıklar...hep bir yere yetişmeler telaşı...birilerini hoş tutma görevleri...derken unutmuş kendini gönül...unutmuşum meğer saçlarımın ne denli uzadığını...beyazlarımın coğaldığını...kırışıklıklarımın çoktan beni aştığını...anlamamışım?!...
hergün örgü saçlı küçük anneyi oynarken ben, bi bakmışım yaşım almış başını gidiyor...33 geçmişte 34 e dayanmışım...kendime dair ne yapıyorum diye sorduğumda tek şey kalıyor ki...o da yasak aslında bana...
özlüyorum bişiyleri...ne olduğunu bilmeden...onlarca düşünceye sarmalanmış karışmış beynimde... koca bir boşlukta bir yandan...uyuklamalardayım gün boyu...

uyuklayarak ancak bu kadar saçmalanır dimi ama...kaçıyorum şimdi...işten vakitli çıkmalı...hızla kızımı kreşten almalıyım...gerisi malum...herşeyden önce uyumalıyım...ama önce ayşem uyumalı...
sağlık olsun...gönlünüz neşeyle dolsun...
sevgiler...

6 Aralık 2010 Pazartesi

şimdilik bu kadar...


babamız geldi.... ve gitti....
şimdiden yeniden gelmesini bekliorus bebeğimle...daha iyi...yiz...
ilk gidişine göre daha rahatız...özlem daha da fazla...

kuzucuğum da Maşallah her geçen gün öyle hızla büyüyor ki...ne laflar...bazen didişiyorum onunla..unutuorum onun daha 2.5 yaşında olduğunu o denli yani...şunu yaptı...bak benim ki şunu bilior falan filan diye tek tek anlatmayı gözüm kesmiyor...bilmesi gerekenden cok daha fazla şey bilior...hızla büyüyor...sevmeyi bilior herşeyden önce...gardını almayı da bilior gerektiğinde şaplatmayı da....ama en çok merhameti bilior sefkatle sarmayı bilior...hüznünüde yaşıor...sevincini de yaşıor bir şekerle....daha ne olsun...Allahım bağışlasın kuzumu...
bahtıda kendi gibi güzel olsun İnşallah...

6 Kasım 2010 Cumartesi

Ayrılık yetti artık...


geçiyor günler koşturmaca mızırdanma derken ofladım pofladım...dedim kocam gitti doğuya biz kaldık ha buraya...dedim de dedim...dertlendim...anlayan da oldu kulağını tıkayanda...lafını bilen oldu yaşamayan bilmez oldu...derim yine de her insan kendi yaşadığını bilir ve ancak yaşadığı kadardır aklı yüreği...yalan mı...böyledir elbet...yaşayan mı bilir...ahkam kesen mi...

neyse gelelim bu vakte....vuslatımız yakın bizim İnşallah...hani nefesimi tuttum bekliorum ya...o an bugündür...nefes alma günüdür...İnşallah Maşallah geliyor babamız...çok şükür....
ayşemiz mutlu...çaktırmıyor olsa da tüm şarkıları babam geliyor benim ile devam ediyor...mırın mırın şirin şirin keyiflendi çok şükür...vuslatımız yakın İnşallah...

yine bekliycez sonrasında ama bir mola verelim ayrılığa...gel kavuşalım artık sevdiğim...

Allahım kimseleri ayırmasın...
mutlulukla sağlıkla huzurlu günlerde buluşmak üzre...

22 Ekim 2010 Cuma

naz kız...

nazlı kız...naz kız...bal kız...ay kız...ballı kaymaklı kız...

seviorum naz hallerini...zorlasada beni...anasının kuması didişmelerini...sonra annem diyerek kocaman kucaklamalarını...sabah evden cıkamayışlarında çileden çıkışlarımı da seviyorum...akşam benimle iş yapasının gelmesini... msn de görüşürken babayla,babaya cilve yapcam derken pc ye attığın tekmelerini...kafama gözüme sevgiyle yedirdiğin tokatlarını...benimle çay muhabbeti yapışlarını seviyorum...kek yapcam diye heveslenmeni her işe o minik tatlı burnunu sokmanı hatta wc de başında uzun süre bekletmeni seviyorum...
sana bayılıyorum...senin için deli oluyorum...hayatımın en büyük aşkısın sen...

15 Ekim 2010 Cuma

çalış...çalışma...zor bu sanat...




Geçiyor günler...farkında olmayarak...tadını alamayarak belki de...yorgunluk demiycem...kime desem herkes yorgun gönlü geçmiş...memnuniyetsizlik değil haşa...ama yine de hızla akan bir nehirde savrularak gidiyoruz sanki...koşturmaca bitmiyor...


sorarım size kaçımız şöyle hiç bir amaç iş v.s olmadan kafa dingin eline kahvesini alıpta tv başına geçmiştir...hiç birimiz...çalışan anne derki ben daha yogunum...ev de ki anne derki sen iş yerinde dinlenirsin ne dert edersin...öyle mi gerçekten evdeki anne daha mı cok yorulur diğerinden sanmam...en azından bebeğine doğru zamanı ayırdığı mutlaka oluyordur...ha işi de bitmiyordur kesin...13 ay evdeydim bebeğimle...çok bunalmış cok yorulmuştum ama evimdeydim sıcacık...daraldımmı özgürdüm bebeğim müsait oldukça birlikte kaçardık bir yerlere...ha işim de çoktu sorumlulukta...ancak çalışan anne olupta aynı sorumluluklar daha dar zamana sıkıştırılınca anne cok ama cok yoruluyor...eee sorumluluğu da artmıyormu sanki...işe karşı sorumlu değilmi......hele ki bin türlü insanla boğuşup türlü streslere girmiyormu? işte yoğun olmasa bile ki bu çok zor bi ihtimal sabah akşam koşuşturduktan sonra eve gittiğinde anne eş aşçı temizlikçi v.s tüm rollere bürünerek geceyi zor etmiyormu.....hele ki baba da evde değilse babaya az da olsa düşen bazı işleri de anne üstlendiyse çalışan bir annenin yorgunluğunu bir düşünün...




kendine vakit ayırması beklenirmi beklenmez elbet...ben ki uykumdan feda edip uykuyu gece 1'de kahvemi yapıp tv başına geçiyorum ve dinlendiriyorum kendimi...gerçi gece bebesinin uykuyu bölse de sabah 6,5 -7 gibi uyanmakta zorluk çeksem de bir yarım saat olsun yanlız başıma o sessizliği yaşamak bana huzur veriyor...seviyorum gece uykusuz yorgun kahve molamı.....


bunca telaşa rağmen bir sözün bir bakışın laf söz olsa da anlamayan bilmesin der gülüp geçerim halime de şükrederim bolca...hangimiz rahatız ki...hangimiz farkındayız yaşadığımızın....




sevgiyle huzurlu günler dilerim...

5 Ekim 2010 Salı

gel de gülme şimdi :)

bugün de bitti şükür...kuzu uyuyor biraz daha iyileşti ya horlaması azaldı biraz...biliyorum sabah yine zorlayacak sabrımı...gitmemek engeller cıkarmak için herşeyi deneyecek....hadi kızım diyeceğim nolur geç kalıyorum dedikçe daha da bir nazlanacak...anne kıyamaz anne çaresiz hazırlar ayşeyi hazırlanır koyulur yola...ayakkabı giyilemez bir türlü...kış geldi ya bir de mont derdi çıktı...bi de onu giydirmeye ekle 10 dk...oh sonunda cıkarız kapıdan...hadi kızım hadi diyerekten...eğer ki ayşemden önce attımsa adımımı merdivene vay ki vay haline...indiğin merdivenden cık yeniden önce ayşe hatun basacak o kıymetli merdivene...eee bir 15 dk d buna ekle...evde ki her adıma karşılıkta birer 10 dk....sonrası arabaya gidiş...ve arabaya binmeye ikna etmek....eğerki kazara sen oturtursan koltuğa gider bir yarım saat aman dikkat!? eee bindikte kemer bağlama anne........ben yanında oturcam anne....eee ben gitmiycem anne....dedem gelsin anneeeee.....nereye gidiyoruz anneeeee ben okula gitmiycem anne....anneannem gelsin anneeeeeeeee....v.s. v.s...........uzar gider liste dklar artar...saat 6 da da kalksa anne...bu sadece dakikaları katlar :) şükür halimize...

üzüldüğüm aslında bu koşuşturma değil...sabah sabah gerilen yorulan bunalan anne değil....
bir minik kuzunun sabahtan sıcak yatağından kalkıpta sevdiği odasından,oyuncağından, bebesinden,bardağından,şefkatten,sevgiden,yuvasından,ayrılmamak için verdiği büyük mücadelesinden yorgunum....

kuzumu dışarılara cıkarmak tanımadığım birilerine acelesinden bırakarak kaçarcasın işe yetişme çabasına yorgunum... bazen çalışan anne olmaktan nefret ediyorum...kuzumu evinden ayırdığım için....ona yetemediğim...her güzelliğinde yanında olamadığı için...bıraktığım için öfkelerini sunmasını hak ettiğim için üzgünüm...........
hayat bu ve en iyisini yapmaya çaışıorum bebeğim...herşey senin için...sevgi için.....

26 Eylül 2010 Pazar

yaw o kadar da yazmıştım!?

Bugüne dair epeyce bir yazı yazdım.....
bugünün aksi gidişine, karmaşık olduğu kadar çok ta olan hiç bir işimi tamamlayamadığıma hasta olup inat bir bebe ile wc eğitimi ve anne babacılık oynamalarımıza dair...........
çok da güzel anlatmıştım beeeeeee.....oldu mu bu şimdi........
zaten sabahtan beri diyorum bugünü hiç sevmedim bitsin diye.............
bugün geceye de damgasını vurdu ve sonunda o koskoca güzelim yazımı da yanlış bir tuşa basarak sildimmmmmmmm...tamam ben yatıyorum bugün bitsin artıkkkkkkkkkkk...

silinmemiş meğer Pazar yazımız:)

bugün ne kadar da çok şey yapacaktım...kuzunun kahvaltı faslından sonra evi güzelce çekip çevirip dolaplara el atcaktım...kızımla beraber bir de öğle yemeği hazırlayıp misler gibi yiyecektik...sonrasında yavru kuş uyuyacaktı bende beni bekleyen koca sepet dolusu ütülerimin başına geçecek bir de müzik eşliğinde keyifle?! yapacaktım kızım kalkmadan her birini özenerek yerleştirip düzenli olmama hayran kalacaktım...ve yine kızım kalkmadan bir kahve içip tv başında uyuyakalacaktım...kuzu uyanıncada yemeğimizi çokça yedikten sonra süslenip püslenip ana kız kuaföre gidecektik...kızımın saçlarını ördürüp kendime fön çektirecektim...sonra anneannemizi de alarak gezmelere atacaktık kendimizi..................hepsi hayalmişşşşşşş meğer...oysa uygulaması cok kolay görünmüştü gözüme...

nasıl mı oldu koca pazar....
sabah geç kalkmamızla başladı herşey....kuzu kızım anasını da yanında görünce bir de geceden kalma olunca 9.5 a kadar uyanmamış tabi canıma minnet ben de....en güzel şekliyle babamızın araması ve onu msn den görme sevinciyle tatlı başlamıştı gün...sonra kahvaltı faslına geçtik ki...kuzu da bir inat ne yer ne içer...saftirik anne de değişik menüler sunar ben sundukça o kaçar...sonuç hiç bişiy yemeyen bir veled...zaten 2 gündür grip olan bünyemi antibiyotik ile ayakta tutmaktayım ya...başladımı bende bir baş ağrısı....
neyse dedim ya hırs başladı bir kere ya yiyecek ya yiyecek...neredeyse saat 12 ye kadar yedirebilmekle yani inatlaşmamızla geçmişti....eee bana kalan dağılmış bir mutfak ve kuzuya yemek hazırlığı....acelesinden topladım ama darman duman....kuzuya açtım calliou önce onu susturdum...yemeğini koydum güya kek te yapacaktık ya o da fos çıktı....dedim evi toparlayayım dolapları falan...girdim odalara..kuzu sessiz...bir ses belirdi banyodan...........anneeeeeeeeee kakammmmmmmm geldi benimmmmmmmm...........( 1 haftadır wc eğitimindeyiz ya)kızım geldim demeye kalmadan wc başında yetişememiş bir veled ve o sahne....üffflemeye ne hacet temizle hülya....aman dedim sakın kızma ters tepecek....öyle böyle derken acelesinden bir yemek yapılarak sunuldu ayşe sultana...deneme başarısız olunca doğru uykuya dedim...dedim de nerdeyse ben uyuycaktım ki sallamayı bile denedim...45 dk kesintisiz salladım desem...zar zor uyuyan kuzudan sonra yine iş başı...daha 1 saat bile olmamışken uyan dı ya prenses yarım yamalak kalakaldım...gerçi bunda kafamızın içine çivileri yuvarlayan alt komşumuzun payı çok...nasıl bi gürültü bu tak tak...zaten başımı kaldıramıorken zonklaması dayanılmaz alebet.......yeniden bir deneme ve yemek faslından sonra kaçar gibi kuzuy u da alıp cıktım dışarı...yol aldık kentpark a...bu seferde otoparkta yer arayıp döndük durduk...sonunda kuytularda indiriverdik kendimizi....neyseki orada diğer çocuklarla eğlenen ayşe eşlğinde çay keyfi yaptık....alışveriş faslındada ne aradımsa bulamayarak evin yolunu tuttuk....sonuç açççççç ama inat uyumayan bi ayşeyi uyutma faslından sonra buradayım işte.........
bilirim çoğumuzun günü yaklaşık böyle...koşturmalı yorgun ama mutluyuz çok şükür değilmi?bugün biraz inat bir gün olsada geçti gitti....güzel mutlu sağlıklı günler olsun İnşallah....
sevgiler...

20 Eylül 2010 Pazartesi

yarım kaldım...

beklenen yazıyla buradayım yine...sığınağım burası...belki kendimi bulduğum tek yer...ifade edemezken kendimi, anlaşılmayı beklemek doğru değil bilirim...kıyas ise hiç hakkım değil...beceremiyorum demek ki yaşamayı...elime yüzüme bulaştırıyorum belki de...koşuşturma içinde yaşarken ben yetemiyorum...bırak kendimi...aileme yetemiyorum...yorgunum desem bilen olur mu?! sanmam...ya anlayan...herkes yorgun ya...anlarmı bir nebze...
zamana koşarken ben...deliliğe vuruyorum ya nasılsa takmam ya...takacağım tuttu işte...belki tek dingin yerim bura... tek dinleyenlerim burada diye bilinirim sandım...anlayanım var sandım...oysa ki...ben... ne evlatlığa...ne anneliğe...ne babalığa...ne işçiliğe...hep yarım kaldım...yarı da bıraktım belki de...hakkını vere vere ne abla olabildim ne de kardeş...
serseri yüreğimle arkadaşlığı bile yarım bıraktım...yarım kaldım da dillere dolandım...kıyaslandım...bilirim esasını da konuşmaz dilim sussun yine boş sözlerle konuşsun...olsun be ne de olsa...ben hep yarım kaldım...
sıkıntı yok canlarım...seviyorum hepinizi...
sevgiyle mutlu kalın...

19 Eylül 2010 Pazar

3 kuzu tatilde :)))

serin güzellik...dim çayı...

avuç kadar suya kollukla giren prenses :))))

halasının güzeli zeynep prenses...

3 ü 1 arada kuzular...


16 Eylül 2010 Perşembe

evet.. çenem düşüktür benim..

Oldum olası çenesi düşük biri oldum hep...bildiğim bilmediğim her konuya damlarım burnumuda sokar...bir sürü de patavatsızlık yaparım...he bu durumdan memnunmuyum derseniz...bazen o kadar seviyorum ki bu soytarı halimi...bazen de kendime gelemiyorum densizliğimden...olsun ya işte buyum ben..ben böyleyim...

haaa burnumu sokmak derken herkesin sıkıntısıyla elimden geldiğince aklım erdiğince ilgilenmeyi görevde edinmişim bi kere...bu cıkmaz benden...can cıkmayınca huy cıkarmı..cıkmaz...heee cıkmasın da zaten ama...ortamın tüm enerjisini olumlu olumsuz içinde toplayınca insan sersem sersem dolanır oluyor...çözümünü ise deliliğe vurmakta buldum...içimde yaşarım aslında içimi acıtanı...bildim sanılsa da bir başka yaşarım benliğimi...

gören bilir az cok neşeli görünürüm matrak saçmalak bişiyim...kimi güler yüzüme..kimi sırtımı sıvazlar da arkamdan eder sözünü...olsun be benden bişiy kalsın demi herkeste :)

neden mi yazdım...bazen huzurlu bazen huzursuz bırakan çene düşüklüğümü kızımda bilsin istedim...acık sözlü acık yürekli bir insan olmayı doğru insanları bulmayı paylaşmayı bilebilirsen yanlışlardan ders cıkarabilirsen (çoğu kez bunu bende bilemedim)...sen de ol benim gibi geveze...

koş herkesin peşinde...ama ezdirme kendini...herkesi de iyi tanı ki...canını acıtamasın hiç kimse...bazen leyla ol bazen akıllı...ağzından çıkacak her laf özentiden uzak sadece sana ait olsun sen olsun...ve herkes seni sadece sen olduğun için sevsin sarsın....


hep doğru ol bebeğim...sadece doğru...

13 Eylül 2010 Pazartesi

Sezon sonu tatili :)


Bayram tatilinde ilk defa tatile çıktık...iyi de ettik hani...çok kızardım bayram havası kalmıyor niye tatile gidiliyor diye...babamız burda olmayınca en iyisi bizimde burda olmamamızdı... iyi de oldu doğrusu...zaten ne yazıkki akrabalık ziyaret dersen kalmadı fazla bişiy...herkes bir yerlerde....yedi yabancı eş dost oluyorda bi yakınınla aynı muhabbetti kuramaz oluyorsun...olmamalı aslında...bu soğukluğa son verilmeli yaaa günümüzde kimsede böyle bir heves yok ne üzücü ne yazık aslında....

biz ailecek atladık gittik bir cennet köşeye...gelirken de koştura koştura geldik amma olsun be değişiklik oldu...bana kalsa ben her ayın en azından 4-5 gününü sahillerde tatil moduyla geçirebilirim...eminim minik kuzumda bayılır dı buna...çok seviyor denizi kumu...çıkmak bilmiyor bir türlü...keyfi yerinde oluyor...daha ne isterim değilmi...

Ankarayı cok severim büyüdüğüm sevdiğim vatanım şehrim...gel gör ki kendimi hapisteymiş gibi hissederim hep...ya da fanusta yaşıyormuşum gibi geliyor denizsiz oluşundan...

Babamız burada olmadığından babasızdık...bi dedesini bi dayılarını baba belledi yavru kuşum...kuzenleri babalarıyla olduğunda bakışıp durdu uzaktan...ve bu kez ona uzandı eller..sarmalandı eksikliği hissettirilmedi...tatilimizde bize destek olan anneanne dede dayılarımız ve yengemize cok teşekkür ediyoruz...sevgiyle sardıkları için güzel yürekleri için...

en kısa zamanda sezon sonu tatiline dair resimler gelecek....bekleyin bizi anacımmmmm...

sevgiyle mutlu kalın...

1 Eylül 2010 Çarşamba

Ayşenaz Kreşte...

,
akşam aldım ya kuzuyu...bir sevinç bir sevinç...

dedi ki...
annem ben seni almadım ya işten... sen çok ağladın demi...?!!!

kızzz ben seni yerim diyorum...hayır yiyemezsin izin vermem diyor...

eee bi öpeyim gıdıktan o zaman diyorum...hayırrrrrr öpme beni istemem diyor...

kreşe bırakıyorum ya kendince bana ders veriyor hanfendi...

bugün akşam sohbet ettik kuzuyla...önce babamızla görüştük o ne nazlar ne cilveler...

sonra kaldı başıma mızmızlık...dedim babamıza al götür de sen bak biraz da...bizim ki atladı...

hayırrr ben burda kalmak istedim...gitmiycem ki....

yaw ben napsam bilemedim şimdi...el kadar bebe parmağında oynatıyor...bir laflar bir nazlar...


kreş yaşantımıza gelince;

kreşimiz Balgatta Akvaryum yuva...özenerek en iyisi olsun hem anneme yakın olsun hem işe giderken yol üstü olsun dedim...iyi mi iyi kreş...ortamı güzel...ve büyük...belli ki çalışanlarda iyi niyetli...isteyerek severek verdik...de 2 aya yaklaşmasına rağmen yeni yeni alışmaya başladı kuzucuk...burda bi sorun var ki...ben hala alışamadım...diğer annelere göre biraz daha fazla pimpirikliyim ben...gerçekten insanları hatta kendimi bile deli edecek derece de detaycı sıkıcı bir anneyim...eee durum böyle olunca kreş çalışanlarını da deli etmem yakındır demi...

iyiler hoşlar ama içime sinmeyen ben de alarmları çalıştıran bişiyler var...bir dedektif gibiyim güya çaktırmadan kreşi takipteyim...tam bişiy buldum diyorum fos cıkıyor...tabi bu da iyi bişiy sonuçta...bir kreşten ne beklenir ki aslında...sıcak sevgi dolu bir ortam güven değilmidir aslında istenen...eee burda hepsi mevcut....2 ay içinde kızımda gelişmeler oldu mu oldu fazlasıyla...konuşması cok cok iyi oldu Maşallah...eee kendi kendine de uyuyor...öğrendikleri de cabası tabi...de gel gelelim bizim tontiş kız, zayıflıyor...bu da bir anne için dayanılmaz bişiy tabi...
fazlasıyla hareketli ve özgür olunca bu da sonucu oluyor sanırsam....

2 ayda şunu anladım ki...kızımı hangi kreş ya da okula verirsem vereyim ki (bunun açılımı benim yanımda gözetimim ve kontrolümde olmadığı her hangi bir yer) dünyanın en iyi yeri olsa fark etmez içim rahat etmiycek....biliorum... ve kızımı kreşe her bıraktığımda,her gün biraz daha fazla onunla bir parçamı da bırakıyorum... sizce bir anne nereye kadar evladını korur kollayabilir ? İnşallah ömrümce...en iyi şekilde en güzeliyle...

bu yazı bitmez...buradan az az da olsa kreş hayatımızı ve bu süreçte bize yansıyanlardan bahsedeceğim...

sevgiyle mutlu kalın...

27 Ağustos 2010 Cuma

istanbolllaaa gidicem:)))

benim nazlı bi kızım var ya hani...cimcime....

der ki:

anneee ben gidiom ...
iyi de nereye gidion???!
istanbollaaa ....
neyyyyyyyyyyyyy!!!...
istanboll nerden cıktı yahu...
amcaaa vay ya oyda...
eeeeeeeeeeeeeee???
ben oyda kayıcam azcıkkkkkkkkk....
hıııııııı...
sonra???
geri gelcem ya bennn...
noldu ki kızım niye gidion???
babamı ösledim ya ben...
hııı hııı... ondan gidiommm...
baba orda değiilki kızım...
hayıııııyyyyyy sen bilmiosun orda baba...
hımmmmmmmm..
eee peki bi git gel sen...
özlerim seni çabuk gel olurmu...
ben de öslerimmm...gitmiyim o zaman :)))

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Bir BABA BLOG :)))



babamız gitti bilen bilir... görev için doğuya gururla...zor... bilmek değil yaşamak çok zor...arayamamak....aradığında ulaşamamak....dokunamamak...merak etmek... bir şeyler paylaşamamak...özlemek dibine kadar....küçücük yavruya babasının neden her an onunla olamadığını anlatmak... en zor olanı da endişe ile beklemek....böyle durumlarda şükrederim hep arada da olsa sesini duyuyorum ya diyorum...bugünümüzü aratma Allahım diyorum....şükrediyorum hasretle zamanın geçmesini bekliyorum bebeğimle...

neyse gelelim esas konumuza....bize armağan...bize mutluluk yeni bir blogumuz var....yazarı çok özel... o bir duygu adamı... o bir baba.... o bir sevgi dolu sıcacık yüreğiyle işine sevdalı adam...

işte o özel sayfalar....bir baba blogu :)

19 Ağustos 2010 Perşembe

hoşgeldin...2.5 :)



yavru kuşum 2.5 yaşını doldurdun ya bugün...canım kuzum...nasılda geçmiş zaman...seninle dolu dolu ya ömrümün en güzel yılları...bana anneliği verene şükürler olsun....nasıl da minik tertemiz yüreğin var yavrum...sığınıyorsun ya bana...hem anne hem babayım ya bu ara daha bir doldurduk birbirimizi sanki...sen büyüdükçe her anne gibi seninle ilgili isteklerimde endişelerim de artmakta...korkuyorum bazı bazı... Allahıma emanet olasın her daim...ve ben ellerini tutabileyim sımsıkı...babamızda sarsın bizi...mutlu mutlu pembelerden güzelliklerle dolu sağlıklı ömrün olsun dilerim isterim...
şuan farkında olmasan da hayata destek oldun sen bana yavrum...en içten dostumsun benim en temizinden en sevgilisinden...seninle muhabbet etmekte doyumsuz benim için...sarılıyorsun ya sıcacık en sevgi dolu halinle...dünyada insan başka ne ister ki..hamd olsun seni bize verene...kimbilir bu sayfaları bir gün okursun...herkes gibi inişli çıkışlı hayatımızı anlarsın bir nebze...ama en çokta sana olan kocaman sevgimizi koklarsın buralardan sevgili yavrum...güzel kuzum...bahtında senin gibi güzel olsun İnşallah...iyi ki varsın....iyi ki benim tatlı kuzumsun....SENİ ÇOK AMA ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUZ...Maşallah sana...

9 Ağustos 2010 Pazartesi

azcık saçmalayamaz mıyım...

daraldım iyice...kaçacak ne köşe var ne de saklanacak yer...ağlayasım var ya...ağlayamaz mıyım hıçkıra hıçkıra...ağlarsam yanımda olmaz mı kimse...boş konuşmalarla geçerken tüm günüm birisi de sormaz mı bana..derdini dök be kardeşim...ağla omzumda sarıl bana....denmez mi bu...doya doya saçmalayamzmıyım....boş boş küfürler savuramazmıyım....
bozulan teraziye hak adalet arayamazmıyım.....neden yok...şöle karşısına alıp benimle hüngürdeyerek ağlayacak çığlıklar atacak yok mu be kardeşim....bir Allahın kulu yokmu beni anlayacak...bakıyorum etrafa...mutsuzluk hat safhada...herkesin derdi benden büyük...dokunsam ben den cok ağlıyorlar ya...gülüyorum halime...diyecek sözüm kalmıyor...susuyorum...tiyatroda yerimi alıyor bir kez daha boş laflarla günü savuşturuyorum...Allahıma dualarım şükürlerim kalıyor dilimde...yüreğim buruk kalıyor bende de hasret...

6 Ağustos 2010 Cuma

ben okuyu cok şevdim anneeeeee....


hiç olmadık beklenmedik anlarda...hep aynı muhabbet ana-kız arasında:
-" Anneeeeee"
- efendim kızım
- "ben okuyu cok şevdim" anneee
- ben de cok sevdim annem...
( bu duruma sevinen anne fırsat bulmuşken başlar sevdirme çalışmalarına arka arkaya bir sürü laf söyler )
- eee yarın yine gitcez dimi kızım...oyunlar oynarsın arkadaşlarınla ne güzel dimi bebeğim...öğretmeninde çok şekermiş....yemekler de süpermiş....
- "hıhıı anneeee.....bilioymusunnnnnn ben okuya ditmiycem" anneeeeeee.....(asıl o anneyi alıştırmaya çalışırmış da anne anlamaz)
-ama olurmu kızım hani sevdim dedin ya...hem oyunlar oynıycaktın yaaa...( anne yine kaybetti çaresiz.. belli ki yarın da ağlamalar eşliğinde okula gidilecektir...)

kreşten aldığım her akşam bilmem kaç kere buna benzer dialoglarımız oluyor...bir an önce onunda benimde alışmamız şart...üstüne bir de her gün hastayız...kreşle ilgili de bir sürü soru işareti var kafamda...diyorum ki en iyi kreş buysa...neden bunlar bunlar eksik...ya da türlü şeyler...neden bende bazı anneler gibi rahat olamıyorum...umursamaz davranamıyorum ki sanki...bu kadar titizlenmek hiç ama hiç istemezdim ben ya...hayırlısı İnşallah...araya yine 2 gün girdi ya pazartesi İnşallah ağlamaz...haftasonların da da uyumaz oldu bizim ki...cok dır dır cı oldum son günlerde...sanırım çeneme vurdu sıkılmalarım....buna da hayırlısı İnşallah...neyse ben kaçımmmmm çenem düşük...

sevgiyle kalın...

5 Ağustos 2010 Perşembe

1 Ağustos 2010 Pazar

koşturmaca yazısı...




geçiyor ya günler...koşturmacayla...ama bu benim seçimim...sanki bir telaş havası olursa vakit su gibi akarda çabuk gelir vuslatımız...ne bileyim esasen bu sayfalar dertlenme mekanı olmasa da kızıma bu vakitleri taşımak belki de geleceğe paylaşmak için yazıyor karalıyorum ya...

kızımla bugün gezdik dolaştık...saçma sapan öylesine koşturduk....eve dönerken ki saat gece 12 civarı...ben sürüyorum kızım arkada koltukta....durduk yere atıldı buğulanmış gözlerle..." annem bişiy diyceemm şana" söle bebeğim..." anne sen yarın işe ditmeee ben de okula ditmiyim" oluymu...yarın okula gideceğini nereden anladı bilmem ama bu sözleri söylerken ki ses tonu ve bakışları içime oturdu...bu kadar zor olduğunu bilmezdim...kreş hayatının cok keyifle gececeğini düşünmüştüm....kızım sosyal davranışları gayet uyumlu iletişimi severdi...ve ben işe giderken pek umursamaz by by eksik etmezdi...tabi benden öte sevgi sunan anneannemizle beraberdi o vakitler...benden ayrılmak sorun olmazdı böylece...gel gör ki....kızımın tanımadığı kişlilere bırakılması bir yana...sevginin coştuğu anneanne-dede birlikteliği...evinden de arılıyor olması....ve babamızın gidişi...2.5 yaşındaki bir bebek nasıl bir tepki versin ki...ben bile henüz alışamamışken....o küçücük masum yüreği nasıl ikna eder de kreşine bırakırım...sevmiyorum pazartesileri bir kez daha...sevmiycem de...bakalım yarınımız İnşallah kolaylıklarla geçer...


sevgiyle mutlu kalın...

30 Temmuz 2010 Cuma

en çok ne zoruma gidiyor biliyormusun???

Babamızla o müsait olabildikçe konuşuyoruz...tabi buna da şükür...aklımız kalbimizde beklemedeyiz...benim şeker kızımda her kızdığı durumu tüm ağlamaları babamıza bağlıyor baba gitti anne...ne zaman gelicek sorusuyla tamamlıyoruz...babamızın gidişi fikrini taaa 5 sene öncesinden kabullenmiştim oysa...ama öyle değilmiş...yaşamak....ayrı yerlerde...zormuş hem de çok zor...şükür ki kendi ailem burada destek mükemmel...ancak yine de eve giresimiz gelmiyor bizim...yüklenip valizimizi dolanıyoruz tüm sevdiklerimizi de vaktimiz geçip gidiyor...hem baba hem anayım bu ara...bir de kreş hayatımız başladı...babamız gidene kadar kreşe severek giden cimcime sonrasında ağlayarak gitmee başladı...sabahları hazırlık faslı ve evden cıkışımız cok zor...6-7 gibi erkenden kalkan kuzumu 8 de zor uyandırıyor...türlü kovalamalarla kıyafet giyiniyor apar topar cıkıyoruz evden...sonrası daha da zor ki ağlamalar eşliğinde kreşe öğretmenlerine bırakıp acelesinden işe yetişiyorum....ha birde başladık başlayalı hastalıklarımızda bitemedi bi türlü...bir sürü ilaç ve doktor değiştirdik hala ateş öksürük ve sümüğümüz devam ediyor....alışmalıydı artık desem de ben hala alışamamışken kücücük bebeğin anlamasını alışmasını nasıl beklerim ki...
bekliyoruz her an her saat...hem babamızın dönmesini...hem de müsait olup bizi arayabilmesini...olsun diyor şükürler ediyoruz sağlıkla gelmesini dilioruz elbette...sağlkla güzellikle mutlulukla gelsin kavuşmamız....

28 Temmuz 2010 Çarşamba

ey blog sahibeleri :)


Blogumu açtığımda bebeğim henüz 5 aylıktı...niyetim bebeğimin gelişimini gün gün yazmak hatıra bırakmaktı...zamanla bu hayatımıza dair tatlı tuzlu bişiyleri yazmaya başladım...garip görünsede bütün hepsi de bebeğimin hayatına birer hatıra olmayacakmıydı...kimi zaman kızdıklarımı kimi zaman tatlılıklarımızı yazdım sayfalara en çok ta yavrukuşumu tabi ki...gel zaman git zaman epey bi zaman oldu...bir çok güzel anne ve bebek dostumuz oldu bu güzel süreçte...paylaştık paylaştıkça sevinçlerimiz katlandı her birimizin...blog dünyası her birimize daha da tatlı geldi değil mi...zamanla komşu bloglara kaydık takip ettik merak ettik...sözleşir mesajlaşır olduk kimilerimiz dost oldu oyun grupları kuruldu...ihmal etmedim coğunlukla...gel gör ki iş yerimde yasaklanan blog sayfaları ve eve gelişlerimde vakitsizlikten takip edemez yorum yazamaz hatta bloguma yenilikleri yazamaz oldum...uzaktan da olsa izledim tüm sevgili anneleri ve bebekleri....ve sevildiğimizi sandık bizde...ama öyle değilmiş meğer....zaman geçtikçe fark ettim ki...güzelliklerimize ortak olan iyi dileklerini sunan bir kaç arkadaş bizim sıkıntılı durumlarımızdan kaçar olmuşlar...kaçmakla birlikte katlanamaz olmuş...şifreler kurmuşlar....oysaki bu sayfalar paylaşım değilmi....hayatta sadece mutluluklar paylaşılacaksa yada hayat sadece mutluluktan ibaret ise diyecek lafım yok....ya da bebelerimize bu sayfalarda hayatlarımızı pembe sayfalar olarak anlattığımızda cok mu mutlu olacaklar...hayatın gerçekleriyle bizim dışımızda tanıştıklarınla saçmalayıp kalmayacaklarmı...hayatımızda inişler çıkıçlar dalgalanmalar varken mutlu bir portre mi çizmeliyim.....peki siz sevgili izleyenler...mutlu fotoğraflarla sevinç çığlıkları atarken mi bizimlesiniz sadece...öyle ise biz bu kadarız...size mutlu mutlu sayfalarla yaşanan hayat dileriz.....

bizim babamız doğu görevi için yanımızda yok....kreşe de başladık...biraz da hastayız...bu aralar yanlızız....malesef ki şu aralar canımız sıkkın olduğundan mutluluk tablosunda değiliz...yorumlarla desteklemenizi de beklemeyiz...

24 Temmuz 2010 Cumartesi

deli rüzgar...



bekliyorum ya sabahı...üşürken yüreğim, gece arkadaşım...
bi gülerim bi ağlarım halime...sonra şükrederim Rabbime...
kim duyar ki sesimi...bir saran olur mu ki hasreti...hep zamana geç kalan ben değilmiydim...şimdilerin provasını bilmezmiyim evvelden...baş rol hep bende...izleyen ise hiç yok değilmiydi o vakitte de...geçer be gönlüm bu da geçer...zaman bana erken varır bi kez daha...kayar gider ellerimden hasretim...bebeğim de içinde yaşar ya herşeyi...bana teselli verirken ağlamaz ya yavru kuşum...bana inat zaman, yeterki sağlıkla geç de başka ne isterim...o bilir beni...ben nasıl sa sevdiğimi beklerim...

22 Haziran 2010 Salı

yazdım bişiyler ...


geçmiş zaman hem de ne hızla...biz mi ! çok şey yaptık sanki de yerimizde saydık...ama çok şükür ki sağlıktayız hepimiz...biraz can sıkıntıları azcıkta gerginlik..olsun dedik ufak şeyler bunlar...şükür ki beraberiz iyiyiz...ev aradık bi süre..gönlümüzce ev bulamadık kaldık yine aynı yerde...telaşla ev boyadık temizledik falan...az kaldı o da...tatil hevesi sardı hepimizi...unuttuk kısa bi süre babamızın gideceğini...tatile kısmet olursa cumartesi gidicez gibi...gibi de onda da pürüzler var bazı bazı...hayırlısı dedik yine sustuk haksızlık karşısında...babamız gidecek 2 seneliğine...gitmesine gidecekte asıl mesele gitmesi ya da ayrılık hüznü değil ki...her yerlerde yankılanan yürekleri burkan haberler varken nasıl gönderirim canımı...canımızı...ayrı kalmaya elbet dayanır yürekte...ya merakla bekleyişler ne olcak...yanında olmaması değil ki acıtan...katlanır insan ona bi şekilde de...öylesine öfke doluyum ki...her türk gibi...her insan gibi...her vicdan sahibi gibi...bu olanlara...bunları hiç uğruna şerefsizce imansızca yapan pisliklere...yazdığımdan cok daha fazla sözüm var yüreğimde...cok daha fazla nefret...yazammıyorum bile...içime saklanıyorda dilime dökülmüyorlar büyüyorlar benimle...bir gün elbet bir gün Rabbimden bulurlar layıklarını...
bunları bile hiç yazmak istemezdim güzel kuzumun sayfalarına...ancak gel gör ki...onun hayatı bu...o bir asker kızı...bilmeli görmeli herşeyi...dilerim ki...tüm aileler gibi bizde sağlıkla güzellikle kavuşuruz babamıza....Allahım herşeyden büyük....sevdiğimiz Babamız Allahıma emanet...seninle gururlu ve mutluyuz....

26 Nisan 2010 Pazartesi

Keyf-i İstanbul 1 :)


bu soğuk havalarda tatilde izindeyiz ya...bir de İstanbulda misafiriz...kızımla başbaşa bol bol vaktimiz oluyor...gezilere henüz girişememiş olsak ta, bi ortaköy yaptık...kumpiri de götürdük hani...

oh be ne keyif...boğazı seyrelemek hayallere geçmişe dalarken gönül, sıcacık çayı yudumlamak...fotoya sığdırmak bir kez daha ortaköyü camisini...türlü insanlarla aynı duygularla anlaşmak ne keyif...

tabi birde mızmız cimcimem var...esen rüzgara soğuya aldırmayan minik kuzum parka doğru koşarken "meyabaaa paykk bak men deldimmm" derken mutluluğun en tatlısındaysa ne denirki şükür den başka...haftasonuna kadar buralardayız...

dönüşte fotoları ekleyeceğim İnşallah...sevgiyle mutlu kalın...

20 Nisan 2010 Salı

kısa kısa bi mola :)))


epeydir yazamadım biraz tembellik biraz yoğunluk...ha birde iş yerinde bloklananlar arasına girdi tüm bloglar...ondandır yazamayışlarım sizleri takip edemeyişim...şimdi bile bi küçücük cimcime tarafından sabote edilmekteyimmmmmmmmmmmm...

kızım büyüyor çok şükür...bu arada hepatit a aşımızı da olduk...göz muayeneleri de tamam...bir de kan tahlili...bir de umulmadık yerde ortaya çıkan tekrarlayan girp v.s kulak iltihabı derken suçlu da bulundu...geniz etimiz var...horlamalarımız geçmeyen tıkanıklığımız hep bundanmış meğer...ilaç tedavisindeyiz ki İnşallah işe yarar...ameliyat olmak zorunda kalmayız İnşallah...

hımmm...tabi birde mm olayımız yaklaşık 1.5 aydır bitmiş durumda zorluklarla da olsa başardık...sandığımdan kolay oldu aslında...

bir de güzeller güzeli bir yeğenimiz daha oldu tabi yavrumunda kuzeni...12 nisanda erken davranarak dünyaya geldi prenses...tatlı minik güzel pamuk prensesim İrem...hoşgeldin dünyamıza...neşe getirdin...o şeker kuzuyu görmek hemde biraz nefes almak adına İstanbulda olacağız bi süre...özledik İstanbulu...kuzumla birlikte yine gideceğiz ya nasipse yedi tepesiyle İstanbula...

şimdilik bu kadar olsun...bu arada bizleri merak eden tüm arkadaşlarıma kocaman sevgilerimi gönderiyorum...çok teşekkür ederim...iyi ki varsınız....her şey gönlünüzce olsun...

sevgiyle mutlu kalın....


25 Mart 2010 Perşembe

kim ne derse desin aşk için...

24 martta bir nevi terfi ettim...istiyordum biraz da beklemedeydim hani...güzel oldu... tüm aile mutlu mesut olduk...karmakarışık ruhuma ışık oldu...geleceğimden bir umut kaptım da tayin olaylarında bir adım daha kolaylaştı sanki...iş yerim de de kimi doğrultu tüfeğini...kimi kollarını açtı...dost düşman yerini aldı bir kez daha...canım gökcüm de benimle mutluydu...canım arkadaşım dilerim ki senin içinde herşey gönlünce olsun sağolasın var olasın...mutluluğumdan kendine mutsuzluk çıkaranlar ise söylemleriyle incitmeye çalışsa da asıl incinen kendileri oldular...üzüldüm ki onlarda benimle sevinebilselerdi...gönlüm ister ki onlarda gönüllerinde ki yerleri bulsunlar...tatlısı tuzlusu ile hayat işte...ne denir ki...bugün bana yarın sana...dilerim ki herkes mutlu olsun şu kısa hayatta...
  • kızımla bu aralar barış imzaladık gibi...henüz yazamamışım ama mm olayımız bitti 2 hafta kadar oldu...sandığım dan kolay olsa da kızımla anlaşmamız kolay olmadı...özledim şimdiden aslında...o bağ başka bişiy sanki...koptuk gibi gelmişti bana da...
neyse ben şimdilik kaçtım...ama en kısa zamanda bu konuyuda yazacağım detayıyla...

sevgiyle mutlu kalın...

18 Mart 2010 Perşembe

negatiften Mutluluk :)))

bir kaç aydır içime biriktiripte söylemeye sakındıklarım her sabah boğazımda düğümlenmiş dururdu...kendime herkese mutlu bir surat çizmiş sessiz yalvarışlarda beklemedeydim...
işte öyle bir sabahtı uyandığım hatta biraz daha mızmız homur homur ve suratsız bir uyanıştı...karmaşık dolaşık bir sürü hatırlamadığım rüya sonunda yeni bir gün ve işte sonucu alacağımız gün çatmıştı...saat 4 te alınacak olan sonucu sabırla titrek bacaklarımla nasıl geçirdim bilemesem de...kafamda binbir senaryo...öyle mi böyle mi...sonra bir tıkanma hüzün derken...
çaldı telefon arayan babamdı...belki de hayatımda hiç duymadığım kadar sevinçli huzurlu ve buğulu bir ses tonuyla..." kızım negatifmiş sonuç" gözümüz aydın" deyişi hayatımın en çoşkulu en sevinçli anıydı ki sanırım ömrüm boyunca unutamam...sonrasında canım anneme "annemmm müjdeler olsun dediğimde annemin o huzurlu sesi mutluluğunu unutamam...heyecanımı tüm aile fertleriyle tek tek paylaştığımda yetmedi bir de ilgili ilgisiz tüm arkadaşlarıma söyledim ki halimi görenler şaşkındı belki de...
çok şükür ki sessiz bekleyişimiz güzellikle sağlıkla dolu saçıldı her yanımıza...ne diyebilirim ki Hamd olsun Allahıma...Rabbim kimseye yaşatmasın..yaşayanlara Yarabbim acil şifalar ve sağlıklar versin İnşallah...hala öyle heyecanlı ve şaşkınım ki...tarifi yok bu mutluluğumun...Allahım hepimiz için tüm sevdiklerimizi bizlere bağışlasın İnşallah...

16 Mart 2010 Salı

madem ki öyle...


bugün homurdanarak gezen asık bir suratım...
dilim susuyor belki...gözlerim konuşsa da...
şükürlerle dolu hayatımda karışık kafam biraz...
haksızlığa adalet derde derman gezenti olasım geldi yine...
oysa ki ne için kim içim...
geç be deli dalgıçım sen de eyle gönlünü...
gönüle hoş diye...
eğri doğru olduysa geçsende dalganı...
kaptır kendini üç kuruşluk hayata...

23 Şubat 2010 Salı

Esti yine deli rüzgar...


Zamanın birinde bir arkadaşım vardı...Ayşemin çikolata aşkı gibi...dosttan öte can da candı...adı Ebru...yeri belli değil...hayata dair ne de çok şey yaşamıştık onunla...aslında sevdalarımızdı ortaklığımız...kimi zaman ağlamaklı kimi zamanda bol kahkahalı...kendimizle herşeyle dalga da geçerdik...3 kuruşluk paramızla dünyanın en zengini oluverir, hüzünlerden neşe çıkarırdık...aslında hayatı onunla öğrenmeye başlamıştım...bana sık sık söylediği söz kulaklarımda dolanır ara sıra...kara kaplı bir defteri de vardı ...sıkıntılardan kendine kalanlarla dolu...ordan nasihatler verirdi...eşimle de o tanıştırmıştı beni...kavgalarımız da oldu barışmalarımız da...sahtesi bol üstünlükler yoktu dilimize dökülen gönülden geçen...öyle ki... pırıltılarla değil gerçeklerle bağlıydık birbirimize...gözümüzdeki değil gözümüzün ışıltısıydı dostluğumuz...hayat hoş ama boşluklarla dolunca çok özledim seni...hem de çok...güzel dostum bahtında yüreğin gibi güzel olsun...
bir gün elbet buluruz birbirimizi...

17 Şubat 2010 Çarşamba

2' ye 3 kala :)))

Bebeğim büyüyor…2 yaşa sayılı gün kala cok heyecanlıyım ilk gün ki gibi…bu kez seninle birlikte büyüyerek yudumluyoruz hayatı…koskoca 2 sene…bu minik yavrucuk büyür mü…yürür mü…konuşur mu….derken nasıl da geçivermiş yıllar…daha söylenecek beklenecek çok şey olsa da sanırım zor olan devri atlattık kısmen…hayatımın en yoğun en yorgun en sabırlı ama en tatlı en güzel 2 senesi…dolu dolu geçen bana yeni bir hayat sunan o güzel yıllar…yavru kuzum…iyi ki varsın…iyi ki ben annen oldum…o kadar çok şükürle doluyum ki…çok şükürler olsun Allahıma…bana bugünleri nasip ettiği için…her şey için…

pastamız tarcının mutfağından…sevgili aslı beni öylesine anladı ki…şimdiden kocaman teşekkürler…

aile arasında küçük bir kutlama olacak...aslında tüm sevdiklerimizin olmasını çok isterdim ancak bebeklerin huysuzluğu tutarda misafirlerimizde huzursuz olmasınlar istedim…aile arasında kutlama olacak bizimkisi nasipse….tabi sene bebeklerimizde büyümüş olur ve hep birlikte kutlarız İnşallah….

Hepimiz için sevgiyle sağlıkla huzurla dolu nice yıllar dilerim…

Sevgiyle kalın….

28 Ocak 2010 Perşembe

şimdiler de biz:)



kuzumla hasta olduk...10 gün kadar önce kızımın ishal kusma karışımı ile başladı herşey...sonrasında başlayan bir burun akıntısı...devamı öksürük ve sonu ateş...hemde 40 lara varan beni deliye çeviren ateş...duş aldır şurup ver olmadı bir de fitil ver...derken hastanede geçirilen gece ve ateş...sonuç üşütmüş hem de kötü...bu kadar üstüne titrerken nerde üşütmüş...hala cevabı yok...ha ya da grip olmuş belli değil..kesin olan kulakta da iltihap...çok şükür ki bu süreçleri geçirdik antibiyotik ve bir kaç ilaç...burun spreyleri derken çok şükür keyfi yerinde cimcimemin...kontrole gidicez cumartesi İnşallah atlatmışızdır...bu arada da ailecek hasta olduk...uykusuz geceler yorgun günler bitkin bırakmış olmalı...bende bronşit olmuşum belki de hayatımda ilk kez...nefes alamadığımı hissediyorum ara ara...öksürük kesiyor içimi...neyse ki doktor durumuma el koyup halimden anlayıp derman oldu da ilaçlar ve rapor eşliğinde evime yolladı beni...hoş evdeki koşturmaca dinlendirici olmasa da razıyım bebeğimle başbaşayım...iş yerime hasta olduğumu anlatmak ise içler acısı ki bir geçmiş olsun lafı yerine türlü tuhaf lafları işitmek zorunda kaldım...hatta dalga bile geçti amir saydıklarım...beni düşürdükleri bu durumdan ötürü Allaha havale ediyorum hepsini...böyle durumlarda tek laf vardır söylenecek...Allah inanmayanın başına versin...ne diyeyim...Allaha şükür ki daha iyi durumdayız...öksürük haksırık ve nefes darlığı ile çaresiz kalsamda ara ara çok şükür bende atlatmak üzereyim...
dinlenmek pek mümkün olmasa da pazartesi ye kadar evimde kızımla beraberim...
bugün kar yağarken seyrettik kızımla...dışarı çıkamadık ama penceren meraklı bakışlarıyla seyretti bembeyaz örtüyü...
bir de minik kardan adam yaptık...değmeyin neşesine bir keyif bizimki...
günler böyle geçmekteyken bugünde geldi gitti...yavrularımız büyürken bizlerde geldik ya hayatın yarısına hayr olsun...mutlulukla sağlıkla huzurla dolsun gönüllerimiz...

sevgiyle mutlu kalın...

20 Ocak 2010 Çarşamba

23 aylık bir Can kız....

Canım kuzum tam 23 ayını doldurdu...2 yaşına 1 ay kala koca bir bebek oldun sen...sanırım yıllar geçsede anne gözünde hep bir bebek kalacaksın minik meleğim...öyle güzel öylesine masumsun ki can kuşum...her sabah işe gelişlerim de kocaman özlüyorum seni...her akşam özlemle sarmalamaların gibi...öylesine hasret öylesine huzur dolu..."annem" deyişlerin uçuşurken beynimde kokunla doluyum ya..daha ne olsun hamd olsun...zor zamanlardan geçtik tüm anne ve bebekler gibi...sen beni ben seni tanımaya bilmeye çalışırken epey yol kattettik...hatırlarım ki...bu minicik ayaklar yürür mü bir vakit...bu bal dudaklardan anne deyişleri duyarmıyım bir an derdim ya...ne çabuk geçmiş zaman...kayıp gitmiş zaman ellerimden sanki...seninle birlikte bende büyüdüm ya elbet...çok şey öğrendim senden...hayata dair ne çok şükür geldi seninle birlikte...kendimle ilgili nelerin farkında değilmişken, bunları ilmek ilmek yeniden keşfettim ya seninleyken...muhabbette ediyoruz kızımla az biraz...derdini de anlatıyorsun ya az da olsa...işler yapıorus ya oyun oynar gibi...hani ben eline bez veriyorum da sen olduk olmadık her yerleri itinayla silmeye çalışıyorsun ya...masa kurmaya çalışıpta sonra tuz la tatlandırıyorsun ya her bir tabağı...çayımın şekerini sen atarken bir de balından katıyorsun ya...keyfim kaçıksa azcık kucağıma atlayarak gözümün içime bakarak masum bakıyorsunda yanağımı okşuyorda içimi coşturuyorsun ya....ben de yapcam... bende yıkıycam...benim...ben de yiyim...beni de dötüy...herşey senin...herşey senin için ya...ve herşeyi sen yapmalısın ya...istemediğin hiç bi şeyi yaptıramıyorum da durakalıyorum ya....nasıl da kişiliğini kanıtlıyorsun ya....daha ne olsun...Allahıma hamd olsun...bu sayfalarda şu kadar kilo,gelişimi böyle böyle, bak görüyormusun gelişimi şu kadar iyi gibi bahsedemiyorum..belki yazmalı ellerim ama kalbim istemiyor...hiç kimseyle paylaşmıyorum bazı şeyleri...kim bilir belki benim dünyamda saklı kalsın istiyorum kim bilir belki de!!!....her anne gibi hala devam ediyor isteklerim...kızım şunu da yapsa bunu da etse diyorum da...en çokta seninle muhabbet istiyorum güzel meleğim...hayatta konuşabildiğim gerçek hülyayı tanıtabildiğim güvendiğim o kadar az insan varki...onlarda ya geç kalıyorlar zamanıma...ya da yorgun kalıyorlar anılarıma...biliyorum bu büyük bir bencillik...sevgili kızım büyüycek bana hayat arkadaşı olacak...bunu istermisin? dinlermisin anneyi içtenlikle...geçirdiğimiz her an dan yine büyük keyif alırmısın o vakitler de de...öper koklarmısın yine Annemmm haykırışlarıyla....

canım meleğim...tüm sevdiklerimizle sağlıkla mutlulukla huzurla hayırlarla dolu güzel ömrün olsun dilerim...Güzel kuzu...seni çok ama çokkkkkkkkk seviyorum...

sevgiyle mutlu kalın...

14 Ocak 2010 Perşembe

Bir baba yazar...sevgi yazar...güzel yazar...

Bir söz söylenmeli...bakar gibi ufka şimdiyi düşünmeden kısıtsız,engelsiz olmalı...yol var gidilecek...iz var sürülecek...can var özleme, vuslat kıvranışlarına gebe.. adam belki görmüştü bu düşü, belki taşımıştır göz kapaklarında önceden...bu evvelinden fersahla ağır, fersahla mis kokular yüklü... yollar kıvrımlı...yollar yokuş... yollar sabır tohumları ekili...istikametteyiz sebebi adam olma gayretinden, adamlığa verilmiş yeminden...hak bilip hak söylemekte adam...yalansız, temiz şiveyle olanı söylemekte, olacağı fısıldamakta ama hep istemekte güzelini...canı yüreğe koymuş adam...dünyayı canında görmekte, canında dilemekte...sevgi hecesi tartıda hafif gelir bu dileyişin ölçüsünde...ben candayım...can bende...ne un denir...nede su denir ekmeğe...bundan sonra hayırlısına dönüşmüştür adamla onun canı...gerisi boş....anlamsız ve düzmece..

12 Ocak 2010 Salı

iyi gelmedi yahu...

yaw iyi gelmedi bana...bu şarkıyı dinlemek.... Mustafa Ceceli dinleyeli cok olmadı esasen...dinledikçe coştum sanki...ha bir de Anneler Dünyasını takip ettikçe sorgular oldum......hani babalık sertifikasıya konusu....
eşimi kendimi...hayatımı.....bebeğimi...hayatın neresindeyim ben....yani gerçekten bu hayattaki misyonum ne benim??? iyi bir anne....iyi bir eş....iyi bir evlat ya da iyi bir arkadaş olmalımıyım yahu...olmasam ne olacak...sevmiycek mi beni birileri...sevmeleri için mi tüm bu çabalar...peki kim?! benim için ne yapıor ki!?...kim nazımı kaprisimi çekiyor....azcık suratım asık olsa kim yön değiştirmiyor ki...hep uyumlu davranmak zorunda olan bir sevgi kelebeği!!!iş te güç te dolanan hele evde işi hiç bitmeyen...coğu zaman bebeğine doğru vakitleri ayıramayan bir anne değilmiyim!!! ailesinde palyaçoluk yaparak herkesin gönlüne göre şerbet veren ben değilmiyim???ne bilim azcık bende naz yapsam...birazcık hasta olsamda sıcak corbam gelse bana...ya da bir haftasonu da biri kahvaltıdan hazırladıktan sonra kaldırsa da tv karşısında mükemmel bir sofrada yesem en lezizini...bir kerede elimden birileri çekiştirmeden tabağımdaki yemek soğumadan yemek yesem..bu böyle sürer gider...tüm annelerin sitemi gibi devam eder gider...

6 Ocak 2010 Çarşamba

İlk gün gezmeleri :)))

01.01.2010 hava cok güzeldi Ankarada...güneşi kaçırmadan atalım kendimizi dedik kırlara...çoğu kaçamaklarımız gibi Mogana gittik...güneşli ama soğuk ve rüzgarlıydı...ama rüzgara karşı atmıştık boyunlara şalları...Ayşe kızı da sardık sarmaladık...ohhh be ne de güzel nefes almıştık...ilk fırsatta yeniden kaçacağız nasipse :))) sonra açık havadan acıkınca Balgatta Bolu Mangal Keyfine gittik...kalabalığına yer bulamamasına... ferah bir mekan olmamasına... rağmen yine de seviyoruz orayı ...hem eve yakın hem servis güzel köftelerde lezzetli...
anneanne ve bebişi ayşenaz
babamız ve ayşenaz