26 Eylül 2010 Pazar

yaw o kadar da yazmıştım!?

Bugüne dair epeyce bir yazı yazdım.....
bugünün aksi gidişine, karmaşık olduğu kadar çok ta olan hiç bir işimi tamamlayamadığıma hasta olup inat bir bebe ile wc eğitimi ve anne babacılık oynamalarımıza dair...........
çok da güzel anlatmıştım beeeeeee.....oldu mu bu şimdi........
zaten sabahtan beri diyorum bugünü hiç sevmedim bitsin diye.............
bugün geceye de damgasını vurdu ve sonunda o koskoca güzelim yazımı da yanlış bir tuşa basarak sildimmmmmmmm...tamam ben yatıyorum bugün bitsin artıkkkkkkkkkkk...

silinmemiş meğer Pazar yazımız:)

bugün ne kadar da çok şey yapacaktım...kuzunun kahvaltı faslından sonra evi güzelce çekip çevirip dolaplara el atcaktım...kızımla beraber bir de öğle yemeği hazırlayıp misler gibi yiyecektik...sonrasında yavru kuş uyuyacaktı bende beni bekleyen koca sepet dolusu ütülerimin başına geçecek bir de müzik eşliğinde keyifle?! yapacaktım kızım kalkmadan her birini özenerek yerleştirip düzenli olmama hayran kalacaktım...ve yine kızım kalkmadan bir kahve içip tv başında uyuyakalacaktım...kuzu uyanıncada yemeğimizi çokça yedikten sonra süslenip püslenip ana kız kuaföre gidecektik...kızımın saçlarını ördürüp kendime fön çektirecektim...sonra anneannemizi de alarak gezmelere atacaktık kendimizi..................hepsi hayalmişşşşşşş meğer...oysa uygulaması cok kolay görünmüştü gözüme...

nasıl mı oldu koca pazar....
sabah geç kalkmamızla başladı herşey....kuzu kızım anasını da yanında görünce bir de geceden kalma olunca 9.5 a kadar uyanmamış tabi canıma minnet ben de....en güzel şekliyle babamızın araması ve onu msn den görme sevinciyle tatlı başlamıştı gün...sonra kahvaltı faslına geçtik ki...kuzu da bir inat ne yer ne içer...saftirik anne de değişik menüler sunar ben sundukça o kaçar...sonuç hiç bişiy yemeyen bir veled...zaten 2 gündür grip olan bünyemi antibiyotik ile ayakta tutmaktayım ya...başladımı bende bir baş ağrısı....
neyse dedim ya hırs başladı bir kere ya yiyecek ya yiyecek...neredeyse saat 12 ye kadar yedirebilmekle yani inatlaşmamızla geçmişti....eee bana kalan dağılmış bir mutfak ve kuzuya yemek hazırlığı....acelesinden topladım ama darman duman....kuzuya açtım calliou önce onu susturdum...yemeğini koydum güya kek te yapacaktık ya o da fos çıktı....dedim evi toparlayayım dolapları falan...girdim odalara..kuzu sessiz...bir ses belirdi banyodan...........anneeeeeeeeee kakammmmmmmm geldi benimmmmmmmm...........( 1 haftadır wc eğitimindeyiz ya)kızım geldim demeye kalmadan wc başında yetişememiş bir veled ve o sahne....üffflemeye ne hacet temizle hülya....aman dedim sakın kızma ters tepecek....öyle böyle derken acelesinden bir yemek yapılarak sunuldu ayşe sultana...deneme başarısız olunca doğru uykuya dedim...dedim de nerdeyse ben uyuycaktım ki sallamayı bile denedim...45 dk kesintisiz salladım desem...zar zor uyuyan kuzudan sonra yine iş başı...daha 1 saat bile olmamışken uyan dı ya prenses yarım yamalak kalakaldım...gerçi bunda kafamızın içine çivileri yuvarlayan alt komşumuzun payı çok...nasıl bi gürültü bu tak tak...zaten başımı kaldıramıorken zonklaması dayanılmaz alebet.......yeniden bir deneme ve yemek faslından sonra kaçar gibi kuzuy u da alıp cıktım dışarı...yol aldık kentpark a...bu seferde otoparkta yer arayıp döndük durduk...sonunda kuytularda indiriverdik kendimizi....neyseki orada diğer çocuklarla eğlenen ayşe eşlğinde çay keyfi yaptık....alışveriş faslındada ne aradımsa bulamayarak evin yolunu tuttuk....sonuç açççççç ama inat uyumayan bi ayşeyi uyutma faslından sonra buradayım işte.........
bilirim çoğumuzun günü yaklaşık böyle...koşturmalı yorgun ama mutluyuz çok şükür değilmi?bugün biraz inat bir gün olsada geçti gitti....güzel mutlu sağlıklı günler olsun İnşallah....
sevgiler...

20 Eylül 2010 Pazartesi

yarım kaldım...

beklenen yazıyla buradayım yine...sığınağım burası...belki kendimi bulduğum tek yer...ifade edemezken kendimi, anlaşılmayı beklemek doğru değil bilirim...kıyas ise hiç hakkım değil...beceremiyorum demek ki yaşamayı...elime yüzüme bulaştırıyorum belki de...koşuşturma içinde yaşarken ben yetemiyorum...bırak kendimi...aileme yetemiyorum...yorgunum desem bilen olur mu?! sanmam...ya anlayan...herkes yorgun ya...anlarmı bir nebze...
zamana koşarken ben...deliliğe vuruyorum ya nasılsa takmam ya...takacağım tuttu işte...belki tek dingin yerim bura... tek dinleyenlerim burada diye bilinirim sandım...anlayanım var sandım...oysa ki...ben... ne evlatlığa...ne anneliğe...ne babalığa...ne işçiliğe...hep yarım kaldım...yarı da bıraktım belki de...hakkını vere vere ne abla olabildim ne de kardeş...
serseri yüreğimle arkadaşlığı bile yarım bıraktım...yarım kaldım da dillere dolandım...kıyaslandım...bilirim esasını da konuşmaz dilim sussun yine boş sözlerle konuşsun...olsun be ne de olsa...ben hep yarım kaldım...
sıkıntı yok canlarım...seviyorum hepinizi...
sevgiyle mutlu kalın...

19 Eylül 2010 Pazar

3 kuzu tatilde :)))

serin güzellik...dim çayı...

avuç kadar suya kollukla giren prenses :))))

halasının güzeli zeynep prenses...

3 ü 1 arada kuzular...


16 Eylül 2010 Perşembe

evet.. çenem düşüktür benim..

Oldum olası çenesi düşük biri oldum hep...bildiğim bilmediğim her konuya damlarım burnumuda sokar...bir sürü de patavatsızlık yaparım...he bu durumdan memnunmuyum derseniz...bazen o kadar seviyorum ki bu soytarı halimi...bazen de kendime gelemiyorum densizliğimden...olsun ya işte buyum ben..ben böyleyim...

haaa burnumu sokmak derken herkesin sıkıntısıyla elimden geldiğince aklım erdiğince ilgilenmeyi görevde edinmişim bi kere...bu cıkmaz benden...can cıkmayınca huy cıkarmı..cıkmaz...heee cıkmasın da zaten ama...ortamın tüm enerjisini olumlu olumsuz içinde toplayınca insan sersem sersem dolanır oluyor...çözümünü ise deliliğe vurmakta buldum...içimde yaşarım aslında içimi acıtanı...bildim sanılsa da bir başka yaşarım benliğimi...

gören bilir az cok neşeli görünürüm matrak saçmalak bişiyim...kimi güler yüzüme..kimi sırtımı sıvazlar da arkamdan eder sözünü...olsun be benden bişiy kalsın demi herkeste :)

neden mi yazdım...bazen huzurlu bazen huzursuz bırakan çene düşüklüğümü kızımda bilsin istedim...acık sözlü acık yürekli bir insan olmayı doğru insanları bulmayı paylaşmayı bilebilirsen yanlışlardan ders cıkarabilirsen (çoğu kez bunu bende bilemedim)...sen de ol benim gibi geveze...

koş herkesin peşinde...ama ezdirme kendini...herkesi de iyi tanı ki...canını acıtamasın hiç kimse...bazen leyla ol bazen akıllı...ağzından çıkacak her laf özentiden uzak sadece sana ait olsun sen olsun...ve herkes seni sadece sen olduğun için sevsin sarsın....


hep doğru ol bebeğim...sadece doğru...

13 Eylül 2010 Pazartesi

Sezon sonu tatili :)


Bayram tatilinde ilk defa tatile çıktık...iyi de ettik hani...çok kızardım bayram havası kalmıyor niye tatile gidiliyor diye...babamız burda olmayınca en iyisi bizimde burda olmamamızdı... iyi de oldu doğrusu...zaten ne yazıkki akrabalık ziyaret dersen kalmadı fazla bişiy...herkes bir yerlerde....yedi yabancı eş dost oluyorda bi yakınınla aynı muhabbetti kuramaz oluyorsun...olmamalı aslında...bu soğukluğa son verilmeli yaaa günümüzde kimsede böyle bir heves yok ne üzücü ne yazık aslında....

biz ailecek atladık gittik bir cennet köşeye...gelirken de koştura koştura geldik amma olsun be değişiklik oldu...bana kalsa ben her ayın en azından 4-5 gününü sahillerde tatil moduyla geçirebilirim...eminim minik kuzumda bayılır dı buna...çok seviyor denizi kumu...çıkmak bilmiyor bir türlü...keyfi yerinde oluyor...daha ne isterim değilmi...

Ankarayı cok severim büyüdüğüm sevdiğim vatanım şehrim...gel gör ki kendimi hapisteymiş gibi hissederim hep...ya da fanusta yaşıyormuşum gibi geliyor denizsiz oluşundan...

Babamız burada olmadığından babasızdık...bi dedesini bi dayılarını baba belledi yavru kuşum...kuzenleri babalarıyla olduğunda bakışıp durdu uzaktan...ve bu kez ona uzandı eller..sarmalandı eksikliği hissettirilmedi...tatilimizde bize destek olan anneanne dede dayılarımız ve yengemize cok teşekkür ediyoruz...sevgiyle sardıkları için güzel yürekleri için...

en kısa zamanda sezon sonu tatiline dair resimler gelecek....bekleyin bizi anacımmmmm...

sevgiyle mutlu kalın...

1 Eylül 2010 Çarşamba

Ayşenaz Kreşte...

,
akşam aldım ya kuzuyu...bir sevinç bir sevinç...

dedi ki...
annem ben seni almadım ya işten... sen çok ağladın demi...?!!!

kızzz ben seni yerim diyorum...hayır yiyemezsin izin vermem diyor...

eee bi öpeyim gıdıktan o zaman diyorum...hayırrrrrr öpme beni istemem diyor...

kreşe bırakıyorum ya kendince bana ders veriyor hanfendi...

bugün akşam sohbet ettik kuzuyla...önce babamızla görüştük o ne nazlar ne cilveler...

sonra kaldı başıma mızmızlık...dedim babamıza al götür de sen bak biraz da...bizim ki atladı...

hayırrr ben burda kalmak istedim...gitmiycem ki....

yaw ben napsam bilemedim şimdi...el kadar bebe parmağında oynatıyor...bir laflar bir nazlar...


kreş yaşantımıza gelince;

kreşimiz Balgatta Akvaryum yuva...özenerek en iyisi olsun hem anneme yakın olsun hem işe giderken yol üstü olsun dedim...iyi mi iyi kreş...ortamı güzel...ve büyük...belli ki çalışanlarda iyi niyetli...isteyerek severek verdik...de 2 aya yaklaşmasına rağmen yeni yeni alışmaya başladı kuzucuk...burda bi sorun var ki...ben hala alışamadım...diğer annelere göre biraz daha fazla pimpirikliyim ben...gerçekten insanları hatta kendimi bile deli edecek derece de detaycı sıkıcı bir anneyim...eee durum böyle olunca kreş çalışanlarını da deli etmem yakındır demi...

iyiler hoşlar ama içime sinmeyen ben de alarmları çalıştıran bişiyler var...bir dedektif gibiyim güya çaktırmadan kreşi takipteyim...tam bişiy buldum diyorum fos cıkıyor...tabi bu da iyi bişiy sonuçta...bir kreşten ne beklenir ki aslında...sıcak sevgi dolu bir ortam güven değilmidir aslında istenen...eee burda hepsi mevcut....2 ay içinde kızımda gelişmeler oldu mu oldu fazlasıyla...konuşması cok cok iyi oldu Maşallah...eee kendi kendine de uyuyor...öğrendikleri de cabası tabi...de gel gelelim bizim tontiş kız, zayıflıyor...bu da bir anne için dayanılmaz bişiy tabi...
fazlasıyla hareketli ve özgür olunca bu da sonucu oluyor sanırsam....

2 ayda şunu anladım ki...kızımı hangi kreş ya da okula verirsem vereyim ki (bunun açılımı benim yanımda gözetimim ve kontrolümde olmadığı her hangi bir yer) dünyanın en iyi yeri olsa fark etmez içim rahat etmiycek....biliorum... ve kızımı kreşe her bıraktığımda,her gün biraz daha fazla onunla bir parçamı da bırakıyorum... sizce bir anne nereye kadar evladını korur kollayabilir ? İnşallah ömrümce...en iyi şekilde en güzeliyle...

bu yazı bitmez...buradan az az da olsa kreş hayatımızı ve bu süreçte bize yansıyanlardan bahsedeceğim...

sevgiyle mutlu kalın...