16 Nisan 2012 Pazartesi

Bi gitsek gelsek mi?



Bu vakitler...en güzel elbisesini giyer 7 tepeli İstanbulum...o saçlarını savururken...siz ağız tadıyla yudumlarsınız...endamını seyreylerken...
Bir başkadır benim için...bizim için...

Ah...bir gidebilsek deriz...bir çayını yudumlasak Ortaköyün...Modadan akşam güneşine selam versek...
Kadıköyün caddelerinde kaybolsak...bir vapuruyla salınsak sonra da..doymasak da boğaza bir şarkı söylesek...fethi paşada yad etsek eskileri...çamlıcadan bir kez daha solusak kirli beyaz havasını...Haydarpaşayla gidebilsek bir yerlere...
Şimdiler İstanbul vaktidir...gidebilen gitmeli benden selam etmeli...o bilir beni...

Ben mi...ilk fırsatta sevdicekle gideceğiz İnşallah...ama 2 bebeyle (nasipse İnşallah) çay bilem içemeyiz sanırım...olsun ben de kalsında...yaparız çalışma İnşallah...
Bir Ankaralı olarak...severim seni çok severim İstanbul...


Sevgiyle...Mutlu Kalın...Sağlıkla...

11 Nisan 2012 Çarşamba

yok yok bu daha çok uyumlu...

derdi nedir bu sonbaharın...
neden soldurur gülleri...
nerden bulur bu insanlar
ben mutsuzken,gülünecek şeyleri?!
tuhaflık bende biliyorum...
bi neden arıyorum unutmak için herşeyi...
unutmak için kendimi...

iki kelime yetiyor seni seven kalbi kırmaya..
sonra roman yazsan ne fayda...
iki adımda geçiyorsun, yanlızlık denen tarafa
sonra dağlar aşsan ne fayda...

(Halil Sezaiden)

Hayır...bir balık değilim...


Yaram ne kanar ne kabuk bağlar.
giden unutur kalan hep yanar.
kaçsam kaçamam her yer de kokun var...
sensiz uyandığım kaçıncı günüm.
aynada gördüğüm yorgun yüzüm.
bana hiç tanıdık gelmiyor inan
ne kadar oldu gideli
bilmiyorum geçen zamanı
zamandan saymadım zaten
sensiz geçen her anımı
hevesim kırık yüreğim buruk.
ne olacaktık bak ne olduk.
canım istemiyor...zoruma gidiyor...
böyle yaşamak bana ağır geliyor ...


hayır bir balık burcu değilim...bu kadar hassas olacak duygusallaşacak ne var bilmiyorum ama ezelden beri böyleyim...he hamişlikte bunu körüklemekte yani...ota b.k a ağlar oldum...
bugün duygularım böyle...ister sevdiği deyin ister kızı ister annesi babasına...gitti bi yerlerlere...
biliyor kendini de...ama üstüne alınmıyor...alınma bakalım...alma üstüne...tek bildiğim yorgunluğum...

hayırlar...sağlıklar...mutluluklar olsun İnşallah...

( şarkı rafet el romandan...eklemeyi beceremedim :))) iş yerinde bloklanıyor malesef...benden benim gibi duygusal takılanlara gelsin)

9 Nisan 2012 Pazartesi

boş...

bazen bi şey dememek en iyisidir...kırgınım hem de çok...en yakınından en iyi tanıyandan olmadık laflar işitmek...üstüne bi de küsüşmek...bu boş hayatta hızla ilerleyen zamanda ne kadar boşşşşş..bomboş...o beni böyle nitelendiriyorsa öyleyim demektir...belki de bu en acısı...en acıtanı...

3 Nisan 2012 Salı

zaman zaman...


Bir süreç bu...hayırlısını istemek en güzeli ve tek çaresi...
günleri saymak...yada zamanı geri istemek...hızlı geçsin isterken yavaşlaması...geçmesin zaman derken hızlanması mesela... yorucu elbet...
dolu dolu ama kısa geçen günlerin ardından babamızı yolcu ettik hatta 1 hafta bile geçti üstünden...kısacık tatilimizde gezdik bol bol...uzun yolculukları çok sevmişimdir hep...günlükte olsa yollara düştük...mola yerlerine de bayılırım zaten...hepsinden fotolar kaldı elimizde...gezince eğlenince zamanı fark edemiyor insan...sağlık olsunda İnşallah yine olur değil mi?
Babamızla oğlumuzu da görmeye gittik üstelik ayşemde vardı bu kez...görmesi işe yaramış olmalı ki günlerdir kardeşini öpüp çok özlediğini söylüyor...daha niye doğmadı ben onu çok özledim diyor...ben de özledim evet...bu hamileliğimde hafta falan saymıyorum bile bakmıyorum nerde ne oluyormuş... zaman geçsinde sağlıkla İnşallah kavuşalım istiyorum...
dramatik birimiyim kabul ediyorum öyleyim... özlemlerle doluyum...daha gitmeden burdaki sevdiklerimi özledim...özlemle bakıyorum her birine...
sanırım alıştınız söylene söylene yazışlarıma...şimdilik bu kadar...yazasım coşasım var amma neyse :))
sevgiyle kalın...