19 Temmuz 2011 Salı

konuş konuş nereye kadar anacım?!

Bütün gün konuşuyorum...anlamsız...bomboş...laf olsun diye...Akşam olup ta kuzuma kavuşup yuvamıza gittiğimizdeyse yavrumla konuşacak tek laflık gücüm olmuyor...kabul ediyorum çenem düşük biraz...kızım da aynen ben...tüm enerjisini çenesini bana saklamışcasına başlıyor ki başa çıkana aşk olsun...niye anne? neden olmuş v.s...ardı arkası gelmiyor tatlı dilinin çok şükür tabi de bu ara kaçık olduğumdan suretle kafam algılamıyor...

çenesine vurdu derler ya onu yaşıyorum sanki...kafamda bir sürü 40 falan sanırım...yok yok 100 tane tilki dolaşıyorda kuyrukları birbirine değmiyor...bi insan beyni kendi kendine sürekli konuşurmu?!...bişey düşünürken hoppp başka bişeyle didinmekle buluyorum kendimi...noluyor yahu...daha yeni geldim tatilden eee baba da geldi gitti izne...nedir bu koşuşturma...nereye yetişcez anlamıyorumki...hayat...hayat işte....bir garip yol...hızla nasılda geçiyor...yolu uzun gibi görünmüştü de yolu yarıladım bile...

yazarken fark ettim ki ayşemden huy kapmışım...herşeye bir niye ekler gibiyim...

evet ya niye ama niye bu koşturmaca...olan ne ? nereye yetişcez...

ha sabahları apar topar önce kreşe sonra işe yetişme çabası haricinde bi de akşam kreşe yetişme haricinde nereye gidiyoruz diycem de...

hangi birimizi yetiyor ki koskoca 24 saat...

bakın yine aynı şey oldu...neyle başladım nereye geldim...daha alışveriş mevzuna hatta ev işlerine bile deyinecektim...

biliyorum biliyorum kime dokunsam herkeste aynı telaş aynı yetişememe telaşı...

ama kimsenin çenesine vurmuyor ki...herkes bi gizli saklı...herkes bi sus pus...

acaba susturan da benmiyim?! yok canım daha neler :)

çene düşmeden ben gider...

sevgiyle kalın...

Hiç yorum yok: